Translate

6 Ekim 2014 Pazartesi

KURBAN OLMAK...



Bayram hoş geldi sefa geldi...

Çocukluğumun bayramları gülümsetir beni. Ne kadar teşekkür etsem azdır bayramlarımı bayram yapan anılarıma...anılarımın ortaklarına.. aileme...

Çocukluğumda; baklavalar börekler, sarmalar lokumlar, kavurmalar ciğer soteler... Kızlar, annelerden yengelerden öğrendiği yemekleri yapmak için izin ister, masaya, kendi yaptıkları bir çeşit yemek koyabilmek için heyecanla hazırlıklara katılırdı... Öyle öğlen saatine kadar kimse uyumazdı:)

Bir hafta önce alınan kurbanlık ile aile bireyleri vakit geçirirdi. Evin bahçesinde beslenen hayvana hürmet gösterilirdi.
Çocuklar otunu, suyunu, tuzunu verir, nöbetleşe geceleri beklenirdi hayvan.. Muhabbet çok keyifli olurdu. Anneler, ablalar çaylarını keklerini eksik etmez, nöbetçiler kendilerini "değerli" hissederdi... Mahalle bakkalları sabaha kadar açık olurdu...

Etini yiyeceği hayvana itina etmenin sevabı arttıracağı anlatılırdı bizlere...Hayvanın nasıl incitilmeden gözünün bağlanacağı üzerine konuşulurdu. Tecrübeli abiler-ablalar, yeni heyecanlılara ballandıra ballandıra anlatırdı yaşadıklarını.

Bayramın ilk gününe kadar yapılan her şey heyecanı arttırırdı.
Arefe günü alınan kıyafetlerle "kurban edilmekten kurtulan biz çocuklar" şükran duygusu ile süslenirdi...
...................................

Bugünlerde, daha geniş coğrafyaları düşünüyoruz bayram günleri.. Ailelerimiz küçüldü...Çocukluk anılarımızın ortakları artık çok yakınımızda değil... Bahçelerimiz de yok, kurban ritüeline katılan abiler-ablalar da....
"Dünyada bu kadar göz yaşı, açlık varken elimin uzanamadığı yerlere bir nebze yağmur olsun kurbanım" diyenlerin sayısı artıyor...
 ...................

Bu günlerde de bayram sofrası özenle hazırlanmalı... Çocuklar,  hayatta olan tüm büyükleri ile, var olan kuzen-arkadaş çocukları ile zaman geçirme planları yapılarak baş köşede tutulmalı...

Küçülen kıyafetler özenle hazırlanıp, belediyelerin ilgili birimlerine, varsa muhtarlık üzerinden ihtiyaç sahibi ailelere minik hediyeler gibi paketlenip teslim edilmeli... Bunları çocuklarla yapmalı...

Çocuklara bayramlık oyuncaklar, mendil içi harçlıklar, çorap sepeti, şeker sepeti hazırlanmalı... kapınız ne kadar çok çalarsa o kadar mutlu olmalısınız... Çocuğunuz ne kadar çok şeker toplarsa o kadar keyif almış olmalı bayramlardan...

.......................

Dedelerden babalara aktarılan "kurban bayramı" felsefesi yaşanarak hissedilir.
İşin aslı sadece "et yemek" değil:
 Paylaşmak, mutluluğu arttırmak, şükretmek, gönül almak, barışmak,
" kurban olmak" erdemine varmak,..
İhtiyacı olan kadarla yetinmeyi bilmek...
Hiçbir şeyin  sahibi olamadığımızı anlamak... Öyle ya, aldığımız nefesi bile veriyorsak ne senin olabilir ki, hele ki bir can!!!
Çocukların anne babaya hediye olduğunu anlamak... Çocukların kıymetinin bilinmesi gereken bayramdır Kurban Bayramı..

Dini sevmek-sevdirmek, hoşgörüyü yaşama yaymak, aile olmanın bağlarını hissetmektir bayram...

Tatil zamanı değil...daha çok yorulma zamanıdır bayram, çocuklarla ilgilenme, onlarla vakit geçirmek için bahşedilmiş zamandır....

Farkediş: Bayram geleneğinin, yarınlarda da sürdürülebilmesi için; ince olmak, gerek... Çocukları heyecanlandırmak gerek... Büyük işler değil çocukluğumuza inip çocuklarımızla çocuk olabilmek gerek... Onlarla sadece konuşabilmenin yeterli olacağını bilmek gerek...

Kurban olmanın, teslimiyetin, inanmanın, iyiliğin kalbine işleyeceği örneklerle anlatmanın yolu yaşamaktır. . Her günümüzü bayram yapacak bayramlar yaşayabilmek dileği ile...

Mutlu Bayramlar...











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder