Translate

26 Aralık 2015 Cumartesi

BUCKET LIST...



2015 alsın tüm kederlerini, acılarını,  savaşlarını, hüzünlerini..
Gitsin... Bir daha da gelmesin...
2016'ya da bulaşmasın...



Dostluk, huzur, bereket, sağlık, adalet bekliyoruz her gelen günden..

Tüm dünyanın yükünü kenara koyup  kendi dünyamıza geldiğimizde de; biraz beklemek gerek... Ruhun bedenimizi yakalaması için gereken zamanı kendimize lüks görmemek gerek...

Biz mutlu olmayı unutursak dünya için hiçbir umut kalmaz işte...
İşte o zaman yenilmiş oluruz, yarınlarımızın sahipleri çocuklarımıza...

Bize verilen nefes sayımızı tamamladığımızda "dünyada yaşananlara çok ağladım" diye bir cevap kabul edilmeyecek gibi geliyor...
   Verilen emanete -bedenimize- nasıl davrandığımız..
   Gözlerimizle baktıklarımız,
   Ellerimizle tuttuklarımız,
   Kulaklarımızla duyduklarımız,
Tercih ettiğimiz yaşanmışlıklarımızı alıp gideceğiz..


Bir Dünya toz bulutunun, barut kokusunun, gözyaşının arasında mutlu olmak için herkes kendi çıkış yolunu bulmakla mükellef...

Aile içine müzik katmak mesela...
Herkes bir enstrümanla ilgilenerek  dünyanın "çirkin" seslerine barikat koymak güzel bir çıkış yolu...

Aile içine renk katmak mesela ...
Renklerle tanışmak, boyamak, çizmek...Önümüze konan çirkin sahneleri görmemize ara verdirtecek bir çıkış yolu...

Hayata  dağ havası katmak mesela...
Seyahat, toprak,  hayvan dostluğu (kedi, kuş, balık, köpek...),spor, kitap katmak hayata...

Hayata, biraz çocukluk katmak... Çocukların gözlerindeki enerjiden nasiplenmek... Çocuk olmayı hatırlamamıza izin vermelerini sağlamak.. İçimizdeki "öfke canavarları" ile baş etmemize yardım edecektir...

Kendi çıkış noktamızı bulduğumuzda hiç kuşkusuz daha mutlu olacağız.


******************

Image result for bucket listSakin bir anınızda, bir fincan çay- kahve ikram edin kendinize ve  -Ölmeden Yapılacaklar Listesi- hazırlayın...
Kendiniz için...
Nefes alabilmek için...
Hayatın size bahşedilmiş en değerli hediye olduğunu düşünerek..

****************

Keyifli bir sinema gecesi için şahane bir film önermek isterim.
Bilen bilir: "Bucket List".. İzlemediyseniz, şiddetle tavsiye ederim...
İzlediyseniz de hatırlamak için zaman ayırmaya değer..

Eşimle iki gündür kendi listemizi yapıyoruz..
Ne kadarını yapmayı başarabiliriz bilmiyorum ama; neleri yapmak istediğimizi, neleri ortak yapmak istediğimizi biliyoruz artık...

Hepimiz için,  yanı başımızdaki mutlulukları görebilme ve ruhumuza katabilme ayrıcalığı istiyorum 2016'dan..

Sevgi, umut ve yaşamla  kalın...







25 Aralık 2015 Cuma

MEKTUP...

Canım Oğlum;

Bizler size,  yeterince iyi bir nesil olamadık...
Babalarımızdan aldığımızdan daha iyi bir dünya bırakamayacağız size...
Birbirimizi sevmeyi, hoşgörüyü, affetmeyi, paylaşmayı  birbirimize anlatamadık...

Minik ekranlara sığdırılan yaşam kesitleri üzerinden kabuklarımıza çekildik...
En samimi tepkimiz birkaç damla gözyaşı oldu...
Çığlık atan yaşıtlarına yardım etmek için birleşemedik..
Elden ele iyilik yayamadık... Dünyayı gül kokutamadık...Barut kokusu ile sardık her yeri...

Özür dilerim oğlum...
Mutlu olmak için nedenler ararken masumiyetinle buluyordum cevaplarımı..
Oysa kabuğumdan dışarı bakınca seni içine salacağımız dünya çok korkuttu beni..Korkuyorum artık  ölmekten.. Seni yanlız bırakmaktan...
Yaşıtlarının yaşadığı acılara engel olamadı bizim nesil... İnsafsızların insafına bırakılan minik bedenlerden çıkan çığlıklar beynimi esir aldı bugün... Seni bu dünyada yanlız bırakma fikriyle yandım kavruldum...



Özür dilerim oğlum...
"Umut ve sevgi her şeydir" diyen ben; ölümlerin birbiriyle kıyaslandığını, acıları birbirleri ile yarıştırıldığını görünce yalnızlığımla kalakaldım...
Sana bir hayal dünyası oluşturup seni içine koyuyormuşum gibi hissettim.
Biz daha iyi öldük, biz daha afilli acılar çektik, biz ..siz...biz... siz .. derkren, insan olmayı unuttuk.. hepimizin insan doğduğunu unuttuk.

Çocukların yansız, kimliksiz, masum olduğunu unutup ölümleri yarıştırır olduk.... Masumiyete DE üzülebileceğimizi, bunun "insan" olmanın gereği olduğunu hatırlayamadık...

İnsanlık; çocukların gözlerinde gördüğümüz korkunun "aynı" olduğunu fark ettiğinde belki toparlanır...
Lakin bizim nesil gücü parada, silahta aramaya başladı.. Artık kimse kimsenin gözlerine bakmıyor... Küçük telefon ekranlarında soğuk ve hissiz yaşamayı tercih ettik..

Özür dilerim oğlum,
Bu dünyayı daha güzel, daha yaşanılır bir yer yapmak için, bizim de tek çaremiz sizlersiniz...
Kötülükleri kalplerden çıkartacak, gözlerin gözlere değeceği bir dünya oluşturabilmeniz için sırtınıza çok büyük yükler yükledik...Biz yapamadık, beceremedik kardeşce yaşamayı...

Özür diliyorum çocuklarım...
Çektiğiniz her acı için.. Size reva görülen her kötü anı için...yaşamak zorunda bırakıldığınız her işkence için özür diliyorum.. Sizi duyamadık...koruyamadık...Gözlerinizdeki korkuyu görmek için bile bakamadık yüzünüze...  "herşey bizim olsun" sendromlarını 2 yaşında bırakamayan insanların dünyayı yönetmelerine engel olamadık..
Çocukları dünya mirasına "hediye" değil de, "yük" gören zihinleri boğmaya yetmedi sevgimiz...



Özür dilerim çocuklarım...
Size hak etmediğiniz bir dünya bırakıyor olduğumuz için tüm neslim adına özür dilerim....
Keşke tüm gözyaşlarını silecek, yaşadıklarınızı unutturacak bir formül olsa...Keşke tüm savaşları durdurabilsek...Keşke tüm hasta zihinleri gül suyu ile yıkayabilsek... Keşke herkesin gözüne, sizin gözlerinizdeki gibi, parıltılar ve masumiyet yerleştirebilsek...

Dünyayı, bu kadar çok "keşke" ile size bırakmak durumunda olduğumuz için BEN çok üzgünüm...



21 Aralık 2015 Pazartesi

STAR WARS...


 Hep bir belki, hep bir beklenti ile yaşıyoruz. aslında bizim için hazırlanan geleceği bekliyoruz...


3. Dünya savaşının erken günlerini yaşadığımız bu günlerde biraz daha güçlü olmak gerek...

Dün oğlumla "star wars-güç uyanıyor" filmine gittik. .Dünyanın tek merkezli yönetiminin de ötesine "canlılığın" tek merkezli yönetimi esaslı bir film olmuş...Hep dediğim gibi, amaç zihinleri olgunlaştırmak... Beklentinin -korku- ile mayalanma sürecini hızlandırmak...
iyiler-kötüler...
aydınlık-karanlık...
insanlar-mutantlar-robotlar...
gezegenler-yıldızlar-ışık hızında hareket eden  uzay gemileri...

Alperin; ışın kılıcı, maske, star wars puzzle talepleri ile biten film, akşam evde yapılan etkinliğe de damgasını vurdu. Işın kılıcı olan karakterler yapıp dünyayı korumaya çalıştı. Küçük bir kukla tiyatro sergiledi bize...        Sabaha karşı yanıma gelip "kötü rüya gördüm sizinle yatabilir miyim" diye sorduğunda anladım bugünlerin etkileri her yaşta derin olacak... Rüyasında savaşta bizim öldüğümüzü ve başka çocuklarla birlikte kalmak zorunda olduğunu anlattı...Sarıldık, öptük, sadece kötü bir rüya olduğunu anlattık...


Oysa aklımdan; Filistin'de, Irak'da, Türkmen köylerinde, İran'da.... gelmeyecek ailelerinin ardından çığlık atan çocukların fotoğrafları geçiyordu.. Bir-iki damla gözyaşı akıyor gizlice ezilen kalbimin üstüne...

Keşke diyorum:
keşke bir yolu olsa silah tüccarlarının kalbine "insanlık" koymanın...
keşke bir yolu olsa, gücü "parada-toprakta" görenlerin kalbine "merhamet" koymanın...
keşke, her dinin esasının eşitlik-hoşgörü-huzur olduğunu" anlatabilmenin bir yolu olsa...
....keşke...

Siyasete iyi ve güçlü karakterli insanların gelmesi için dua ediyorum.
Yapay zeka teknolojisinin hayat bulmaması için dua ediyorum...
Çocuklarımızın nefes almanın keyfine varabilecekleri, ağaçlara tırmanabilecekleri, çamurla oyuncaklar yapıp kirlenebilecekleri yarınları olabilsin diye dua ediyorum..
"İnsan nüfusu azalmalı" diyen zihniyetin; "paylaşarak hayatın devam etmesi"nin de mümkün olduğunu anlayabilmesi için dua ediyorum..

Herkesin eşit olduğu düzende köle de olmaz efendi de...
Mutluluk ancak tüm sınıf çizgilerini kaldırdığımızda evreni sarabilir...
renkler...ırklar...geçmişteki acılar, hiç olmasa..Zehirlerimizi yarınlara miras bırakamsak...

Suyun-enerjinin bulunduğu coğrafyayı zengin ettiğine değil, diğer coğrafyalara karşı sorumlu olduğuna inanırsak, ancak o zaman.. bu dünya hepimize yeter..
Her çocuk o zaman çocuk olur işte...

2016'da Rabbim, dünyaya çocuk olabilme şansı versin, insanların kalbine aydınlık serpiştirsin inşallah...
Hangi inanca mensup olursak olalım.. Dualarımız-dileklerimiz çocuklardan yana olsun ..

Sevgi ve mutlulukla kalın...



14 Aralık 2015 Pazartesi

"M" NİN SIRRI...


Ben yeni farkına vardım hayatımda "M" sesinin ne kadar kıymetli olduğunu..

"M" sesi olmasa hiçbirşey beni"M" olmayacak...
Aile"M"
Oğlu"M
Eşi"M"
Canı"M"
Meleği"M"
Kıymetli"M"
..Tüm sevgi ve sahiplenme sözcükleri asılı kalacaktı; uzak kalacaktı..

İster Martı gibi çizilsin "özgürsün" desin...
İster sıradağlar gibi çizilsin "güçlüsün" desin...
İster içini ısıtacak bir kelimenin sonuna eklensin, güzellikleri benim kılsın...

"M"... bir de rengi mavi oldu mu, tüm yan kapıları kapatır..Hedefe giden en kestirme koridor olur...
Bir bakarsın bir martının kanadında, mavi bir gökyüzünde, bir dağın zirvesinde seyrederim kendi dünyamı:)

Umudun rengi mavi, benim hayallerim kanatlı.. Varsın gelsin yarınlarım, daha güzel olacaksa:)


11 Aralık 2015 Cuma

SÖZLER VE ÖZGÜRLÜK...

"...bir gün" diye başladığımız tarihsiz cümleleri; söz saymayız, sorumluluğunu hissetmeyiz, öylesine söyleriz bazen....

..bir gün görüşelim...
...bir gün yapalım...
.. bir gün çay içelim...
..................BİR GÜN...

Karşımızdakine umut olur, bazen de beklenti oluştururuz ama o günün hangi gün olduğunu bilemeyiz, söyleyemeyiz.. askıda kalan muhabbetlere birini daha ekleriz..
 ................

Vazgeçemediğimiz her detay bileklerimizde pranga olur...
Sözlerimizi boşluğa salan kağıt uçaklara çevirir; kendimizi mecbur kıldığımız kelepçelerimiz...

Oysa ne değerli, yaşadığımız her anımız. ..
Sağlıkla aldığımız her nefes...
Sevdiklerimizin sesini  duyabildiğimiz, nefesinin sıcaklığını hissedebildiğimiz her sarılmamız ne kadar değerli...
..........

Satın almaya gücünüzün yetmediği şeyler paha biçilemezdir...
Bir tek nefes gibi,
Koşulsuzca yanında olan bir dost gibi...
Seni kahramanı olarak gören bir can gibi..
"her şeye rağmen" seven; sarılmasında, sıcaklığında eksilme olmayan anne-baba- sevgili gibi...

Sahip olduğumuz zenginlikleri "hiç kaybetmeyecekmişiz gibi; hoyratça harcadığımız zaman geri gelmemek üzere arkasını dönüyor... Yüzümüze bir çizgi, saçlarımıza birer"ak" olarak imzasını atıyor hayata... gidiyor...

Kendimizi sapladığımız dünya sarmalından çıkmanın yoludur VAZGEÇMEK...

Temeline mutluluğu koyduğumuz..
 Elalem köyünden  göç etmeyi tercih ettiğimiz...
"derler" baskısının şatafatlı elbisesini askıya astığımız andır gerçek ÖZGÜRLÜK...
.....................

Bir not defterine iki sütun yapmalı.. bir tarafa bedelini belirlenenler, diğer tarafa paha biçilemeyen varlıkları yazmalı... Vazgeçmek istediklerimize karar verip kendimizi cendereden çıkartmalı...

Özgürce alınan nefesin ilk kuralı tercih edilenlere sarılıp, vazgeçilenlere dönüp bakmamaktır...

Tercihlerimiz doğrultusunda yaşıyorsak madem

... "bir gün" demeyeceğimiz, nice ÖZGÜR günlere..