Translate

5 Nisan 2017 Çarşamba

KENDİ SÖZLÜĞÜN OLSUN--1


Vazgeçtim…
Hala vaktim varken vazgeçtim...
Artık istediğiniz bir gibi yaşama çabasından vazgeçtim…
Olmadığım biri gibi yaşamaya çalışmaktan yoruldum…

Kabul ediyorum;
Tüm çabam yalnız kalmaktan korktuğum için  idi..
Beni sevin diye bana biçtiğiniz kalıba girmeye çalışırken bıraktınız beni hep…Hem mutsuzluğum, hem de yanlızlığım kar kaldı yanıma…

Karar verdim;
Ben,  ben olarak yaşamayı öğreneceğim artık.
Yıllarca unuttuğum BEN’i bulup çıkartacağım, zamanında anahtarını size verdiğim, zindanından…
Tekrar kendimi bulma yolculuğuna çıkıyorum artık…
Biraz geçmişime biraz hayallerime olacak bu yolculuğum…

Anladım;
Yaşadıklarımın kendi suçum olmadığını anladım.
Sorumlusu ben değilim çocukluğumun….
Ben de isterdim yeteneklerimi bulabilmeyi ama olmadı…
Ben istedim, resimlerden anlamayı…
Ben istedim, okul-ev çizgisine tiyatro katabilmeyi …
Ben istedim basketbol oynamayı…
İstedim ama olmadı... Sorumlusu ben değilim anladım…



Vazgeçtim…
Olmadığım biri gibi yaşama çabasından vazgeçtim…
Bilmediğimi fark ettiğim her konuda, “sıfır” noktasından koşarak yetişmeye çalışmaktan yoruldum…
Hayatımın büyülü ilk kelimesini aldım, yaşam sözlüğümün ilk sırasına..

1-    BİLMİYORUM

Evet… Bilmiyorsam bilmiyorum artık…
Bilmek istiyorsam bakarım… Bilmek zorunda değilim artık…
Sen benim geçtiğim çakıl taşlarına değmeden bana ahkam kesiyorsan, kayalık yolların senin olsun…
Kumsalda yürümek de kolay değil arkadaş…
Sen, senin yaşanmışlığınla beni yargılıyorsan değme aldığım nefese…
Yormayalım artık birbirimizi…

Yaşım 18
Yaşım 25
Yaşım 33
Yaşım 50…

Artık ne yanlızlık korkutur beni, ne de senin varlığın…
Ben seni olduğun gibi kabul etmeye hazır açmışken kollarımı, çıkarma baltanı diyorum.. Budama beni…
Şeklimle uğraşma… Konuşacak ortak konumuz yoksa geçip gidelim birbirimizden…
İnan bana; mecbur değiliz birbirimize…

Kimler geldi geçti nefesimin yanından bunca yıl…
Kimse yoksa artık
Ellerimi kaldırıp kabul ediyorum…
Sen gibi olmaya çalıştığımdan hepsi… Gitme diye…
Oysa ben çırpındıkça battım kimliksizliğime…

Sen de gittin… Birkaç foto, birkaç satır…


Ve ben başka kimliklere doğru sakladım korkularımı…
Kabul ediyorum çok geç duydum kendi çığlığımı…

Duyduğum ilk çığlığım tuttu elimden,
Birlikte geçmişimdeki BENlerle karşılaştık; yüzleştik..
Ne çok BEN olmuşum…
Sahiplendiğim her savaşın alıp götürdükleri,
hediye paketi ile bana ekledikleri ile ne çok şekil almışım…


Çocukluğumun, kabuğunu kırmak için verdiği savaşı ilk defa taktir ettim..
Şimdi ben kendi çocukluğuma ihanet içindeyim oysa ki…

Çocukluğum; kendi olmak için kendini ait hissetmediği bir dünyaya direniyordu…
Korkularını dizginlemiş, kendi olabilme şansını yakalamak için  koşuyordu…
Hayatımdaki tek başarılı dönemdir çocukluğum…
Kendimle geri gittiğimde gözlerine bakamadığım yaşım…
Masumiyetinde ezildiğim, kararlılığından korktuğum yaşım..
Şimdi de beni alıp tekrar BEN yapacak… Ben de hesaplaşmalarımı bitirdiğimde kendi arayışıma dönecek ve AN’da kalmayı öğreneceğim..

Sözlüğüme ivedilikle ekliyorum ikinci kelimemi…

2-AN’DA KALMAK

Zamana ait olmak..
Geçmişin “ah”ları; geleceğin umutları, paçalarımızdan çekiştirmeden sadece “an’da kalmak”…
An'da kalabilmek
Öyle kolay değil elbette…
Bir bakış takılır an’ına,
Bir iğneleyici söz,
Bir kıskançlık hissi,
Bir pişmanlık…
Çekiştirir seni de an’da kalamazsın…
Hesaplaşmalar tamamlanmalı bu yüzden…
Ya affetmeli, ya da yüzleşmeli…

.....
.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder