Translate

29 Kasım 2015 Pazar

NEDENLER...

Kasım ayını çok severim...

Doğa,  renk cümbüşü ile kıyafet değiştirirken; biz insanlar da daha çok kahve kaçamağı yapıp çaya hak ettiği özeni de bu aylarda vermez miyiz:) Hele kazakların gizemine sığınıp çikolata miktarını arttırarak hayatın tadına varmak da cabası olmaz mı:)

Dağlar yine aynı samimiyetle değiştiriyor kıyafetini... Çam ağaçları renk skalasını zenginleştirirken, bizler de aldığımız her nefesle biraz daha doğallaşıyoruz.. Farkında  olsak da olmasak da güzeldir Kasım ayı... Sakin bir huzur aşılar iliklerimize de; işin sırrı fark etmekte işte..
......

Her sabah daha bir şaşkın kalkıyorum Dünyaya...
"Ne oluyoruz ya... Nereye gidiyoruz.." diye dertlenirken sonbahar sakinliği hüzünle paylaşıyor huzurunu...
O yüzden uzun süre elimi hiç bir şeye değememem...

Mutlu olacak konu başlıkları arıyorum kısacık ömrümüze renk eklemek için...


Ben kendi felsefeme göre cevaplarımı buldum sanırım... İşte buradayım...

Bizler, kendi küçücük dünyalarımızda kendimizi önemli sayarken aslında sadece birer NEFESiz...
Önce bunu kabul edip, sonra da "doğal seleksiyon" üzerine bilgilerimizi tazeleyelim..

Doğal seleksiyon,  "türlerin  devamlılığını sağlayan bir mekanizma" olarak tanımlanabilir... Bir deyapay seleksiyon var; " insan eli ile -seçilmiş zümre- oluşturma süreci"....
** İki durumda da, hedeflenen ortama uyum sağlayamayan canlılar yok edilir...

Bunu da cebe koyduysak devam edelim...

"Yeni Dünya Düzeni" ifadesini; en basit hali ile Dünyanın tek merkezli yönetime hazırlanma projesi diye tanımlıyorum ben...Hedef ortam için şartları olgunlaştırma süreci... Yani -yapay seleksiyon süreci... Öngörülen düzene ayak uyduracak, belirlenen insan tipi...
Tıpkı, aklımıza kazınmaya çalışılan, kabul sürecini hızlandırmak için yapılan, gişe rekorları kıran " teknoloji üreten filmler" gibi!!!..

İnsanlık için merhamet cümleleri, göz yaşları falan hikaye...
.....

İki Dünya savaşı sonrası çekilen acılar,
Bölgesel etnik temizlik yapıldığı coğrafyalara karşı sessizlik...
Dünyayı kutuplaştırma çabaları ....
Hep yeni bir dünya savaşı için gibi... Belki 50 yıl sonra belki 10 yıl sonra... Çünkü çok olduk... Çok üredik... Dünya kaynaklarının kaldıracağından çok insan olduk... Ya da NEFES...


Farkediş:  "hayat bir yarış"...  her anında hayatta kalabilmek için yarışıyoruz.. Güçlü olan, hedef kitleye uyum sağlayan... Tercih edilir olan olmak için yarışıyoruz... Çocuklarımızı bu yarışta üst sıralara taşıyabilmek için savaşıyoruz.. Bu arada öyle kaptırıyoruz ki kendimizi... akıp giden hayatı yaşamayı erteliyoruz.. Bir daha geri saramayacağımızı bildiğimiz halde...

Demem o ki; gün gelecek öleceğiz...
Belki ecelimizle.. Belki bir sürecin parçası bir etki ile...
Sonunda dünyadaki yaşanmışlıklarımızı alıp, kalanların anılarına bir-iki gülen yüz miras bırakıp gideceğiz...

Yeni kitapları okuyamayacak; yeni filmleri izleyemeyeceğiz...

Esen rüzgarı yüzümüzde hissedemeyecek; dalgaların ayağımızın altından kaydırdığı kumları seyredemeyeceğiz...

Doğanın kıyafetlerine şahit olamayacak; çam ağaçlarını ciğerlerimize çekemeyeceğiz...
Kısacası yeni bir serüvene doğru gideceğiz...

O Zaman...

Mutlu olmak için çok neden var...
Her ANımıza bir neden bulmak olmalı amaç, her nefesin hakkını vermek olmalı yaşamak..

...................

Çocuklarımızı bu yarışa hazırlamayalım... Kuralları kendilerinin koyduğu bir dünya yaratabileceklerine inanmak istiyorum ben.. Sübliminal mesajlarla büyüdük biz.. Fark etmeden istenenleri yerine getiren bir SÜRÜ olduk... Çocuklarımız sürüden ayrılsın.. Minimum mesaj etkisi ile büyümeliler.. NEFES değil İNSAN olmayı tercih etme hakkına sahip olmalılar...

Gözleri, gülen gözlere değecek kadar şanslı bir ömür diliyorum herkese ..

Sevgi ve ümit ile kalın..





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder