Keşke ödev diye bir şey olmasaydı...
Keşke "Allah" bunları öğrenmiş olarak bizi Dünyaya göndermiş olsaydı..
Alper'in okul sevgisi'ni anlattığı ifadeler...:(
Zor olan öğrenmek midir, yoksa öğrenmenin yolunu bulmak mıdır...
Aslında insanoğlu programlı bir biçimde -kesintisiz- öğrenme komutu ile geliyor dünyaya...
Beynin aralıksız kayıtta olması...
Gözün -var olan en üst teknoloji kameradan yüzlerce kat daha hızlı algıladığı..
Kulağın mekandaki her sesi beyne ilettiği bilim dünyasında defalarca
Bir "makine" gözü ile bakarsak insanoğlu, olağanüstü bir donanıma sahip... Ve tüm mekanizma "öğrenme" üzerine kurulu"...
Peki nedir bu olağanüstü mekanizmayı sekteye uğratan...?
Bir "iletişimci ve mühendis olarak" bulduğum cevapları paylaşayım sizlerle...
Çocuklarımızı, hepsi aynı imiş gibi görmeye çalıştıkça bu durum değişmeyecek...
Kendi renklerini bulmalarına izin vermezsek, asilikleri kendilerini kilitlemelerine neden olacak...
Neden bu "öğretilmiş" akademik kaygı hissinden kurtulamamak...
Cevap vereyim... Tembellik...
Tektip insan her yaşta kolaydır...
Sınıf kolay yönlendirilir, kolay tekrara tabi tutulur...
Çocuk kolay büyütülür, sorgulamaz, karşı gelmez, sorun çıkartmaz...
Kitleler kolay yönlendirilir...
Topluluklara istenen seçim kolaylıkla yaptırılır...
Tektip insan her yaşta tercih nedenidir... Yormaz...Yöneten yorulmaz...!!
Kimi kalem kağıtla, kimi çamurlu suyla...
Kimi tebeşirle, kimi kuru yaprakla...
Kimi iki saatte, kimi iki günde...
Kimi dans ederek, kimi resim yaparak..
"dur- sus- koşma- elleme-yapma... komutları olmadan...
Biliyorum..
Bu eğitim-öğretim sisteminde bu nasıl mümkün olabilir diyorsunuz değil mi?...
İşte ben de orada takılıyorum...:(
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder