Translate

16 Kasım 2014 Pazar

ÇOCUKLARDA UTANMA 2...

Okulda yaptığı bir etkinliği eve getirmeye bayılır benim oğlum.  Anlatır, gösterir; tüm çabasını sarf eder istediği ilgiyi çekebilmek için...

Bir önceki yazıda söylediğim utanma-utandırma kavramları için tiyatral bir oyun oynamayı planlıyorum ya evde, kuklaları da seçmişim, senaryom hazır ama evdeki hesap yine çarşıya uymadı:)
Oğlumu elinde"penguen" çalışması ile gördüğümde sadece gülümseyebildim. Soyu tükenmekte olan hayvanları işlemişler...  Haydi bizim kuklaların yüzüne bakılmadı bile..

Her durumda çözüm üretebilen "annelik içgüdüsü" hızlı bir kıvırma ile kendini gösterdi. Eve geldiğimizde penguenimize bir "kız arkadaş" yaptık... Ben malzemeleri çıkarttım ve keyifli bir ev etkinliği oldu. Neyse kız penguenimizi süsledikten sonra oyuna doğru yönlendireceğim ki komşumuzun sevimli kızı  Defne geldi.  Olduk 3 kişi... Lakin bir penguen daha yapmak enerji yok. Neyse ki Defne kuklalardan birini beğendi ve oyun 3 kişilik doğaçlama bir şekil aldı...

-Ben ---- Hadi karakterlerimize bir isim koyalım. Mesela Benim karakterimin adı "süslü".
-Alper--  Şiimmşekk olsun bi de söndür ve kurtar...!!!
-Ben----  Daha kısa bir  isim olabilir mi?
-Alper--- Hızlı gibi bir şey olmalı ama... erkek ya... (Penguen ne kadar hızlı olabilirse...:))
-Ben----- Süper, adı "hızlı olsun
-Defne--- Kardeşimin ismi olabilir mi?
-Ben---    Karakter senin tatlım, senin kuklan da "Zeynep" olsun.
Bir aşamayı bitirmenin keyfi ile kıkırdadık bir süre...

-Ben---- Karakterlerimizin iyi ve kötü yanlarını söyleyelim. Kimse mükemmel değildir değil mi:)
-Defne--Süslü nasıl?
-Ben--- Adı üstünde süslü. İyi niyetli ama hep aynada nasıl göründüğüne bakıyor.  Gurup içinde nasıl davranılacağını bazen bilmiyor.  Mesela herkesin yanında burnunu karıştırabiliyor...
(Tepki anında geldi.. Iyyy çok iğrenççç...)


Ben ---- Hızlının kötü yanı nedir?
Alper--- Arkadaşlarını ittiriyor olsun. Bir de bazan yaramazlık yapıyor
Defne--- Arkadaşlarını küçümsüyor ama çok başarılı...
Alper --- Hızlı, daha çok başarılı, hep  10 yıldız alıyor...
Defne --- Zeynep de çok yıldız alıyor...
(Yaşın getirdiği yarışma içgüdüsünden kurtarmak için devreye girmem gerek... Hemen hamle...:))

Ben ---- Bu üç karakterimizde çok başarılı ve öğretmenimiz hepsini çok seviyor.
Bu konuda anlaştıktan sonra hemen oyuncaklarımızdan taplama bir sınıf yaptık. Dik konan bir kitaptan yazı tahtası, puzzle parçalarından sıralar....

Hikayenin devamı inanılmaz geçti. Hızlı ve Zeynep; Süslü'ye burnunu nasıl temizlemesi gerektiğini öğretti.Gaz çıkartmanın sağlıklı olmanın bir gereği olduğu, yoksa karnının çok ağrıyacağını bile söyledi Alper. Defne de bu durumda tuvalete gitmesi gerektiğini ve kimseyi rahatsız etmemesi gerektiğini anlattığında aslında"her şeyi bildiklerini" fark ettim.

Aslında sorun yoktu.
Fark Ediş: Sorun benim "utanma" hissimdi,  Bilmek, yapmak için yeterli değildi ki...
Bunu en iyi bilen benim ama yine,  çocuklardan öğrenmiştim.

Çocuğa ne kadar anlatırsak anlatalım, bir kere bile görse o kadar anlatma çabası çöpe gider. Sigara içen bir ebeveynin "sakın sigara içme evladım" demesinin inandırıcılığından öteye gitmez çabalar...

Ne yapmasını istemiyorsak yapmayı bırakacağız önce...  Çocuğumuzun yanında da kalabalık içindeymişiz gibi hareket etmedikçe sadece çabalamış oluruz...

Küfrü sıradan konuşma içinde kullanan büyük, küfür eden çocuğu
Sigara içerken pervasız davranan büyük, sigara içen çocuğu
Eşine, çocuğuna kaba kuvvet uygulayan büyük, arkadaşlarına kaba kuvvet uygulayan çocuğu
Kedi köpeğe "ıyy iğrenç" diyen bir büyük, sokak hayvanlarını sevmeyen- hoşgörü göstermeyen çocuğu yargılayamaz...

Çocuğumuzun bizi takip etmesi çok normal. Zaman, bizim çocuğumuzu takip etme zamanıdır.

Hoşgörü ve sevgi dolu kalın...














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder