Pazar gününün son saatleri...
Normalde en üretken olunan, en çok iş sığdırılan, en özgürce program yapılan gündür benim için Pazar günleri...
Bugün değil.. Bugün hiç de "normal" olmadı...
Günün en kayda değer zaman dilimi "sabah" oldu. Dün, Alperin arkadaşında gördüğü"çöps kamyon
"-biz kendi kamyonumuzu tasarlasak olmaz mı?" diye sorduğumda sakinleşti.
Elimizdeki malzemelerle bir "ev yapımı çöps kamyonu" çıkartmak durumundaydık artık..
Oyuncaklarından kendi seçtiği bir kamyonun üstünü kağıt havlu rulosunu açarak kapladık. ikinci bir ruloyu spiral kestik. Böylece çöp kamyonunun "uzayabilen hortumunu yaptık.
Alper'in legolarla yaptığı, "oyuncak vücuda getirme işi" ile bizim "kamyon" tasarımı oyuncağımızın çok da farklı olmadığını anlamam biraz zaman aldı. İki grup da parça birleştirme aslında..
Farkediş: Etrafımızdaki her kullanılabilir "şey" potansiyel bir oyunca parçasıdır. Oyuncak yapmak için nesneleri algılama şeklimizi en yalın haline getirmemiz yeterli..
Fındık kabukları, çekirdek kabukları, gazete kağıtları, köpük bardaklar, kuru yapraklar, çalı parçaları, kozalaklar, karton kutular...
Masa üstündeki paketli küp şekerlerden kule yapmak, şeker kutusuna basket atmak...
Plastik su bardakları ve pipetlerden kukla yapmak
Renkli plastik bantlardan halıyı kaldırıp yollar çizerek şehir tasarlamak. Oyuncakları konumlandırarak pek çok oyuncakla eş zamanlı oynayabilme gücü geliştirmek...
Ve daha nice birbirini tanımayan parçaları birleştirmek... kısaca oyuncak yapmak... Ya da nesnelerin varoluş amaçlarını özgür bırakmak!...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder