Translate

11 Ocak 2015 Pazar

"AN"LARA DEĞER KATMAK...


2015 ne hızlı geldi..karı ile soğuğu ile...

Tartışmaları ile... Dünya gündemi ile... Sağ gösterip solu kapatmaya çalışan göz boyayıcıların marifetleri ile... Bombalar ile...
Hızlı geldi gerçekten... Hızlı da geçecekmiş gibi görünüyor...

Bu hızlı tempoda neler kaçıyor gözümüzden..
Çalışma hayatındayken "vahlanarak" destek verdiğimi zannettiğim konularda çözüm arar buldum kendimi... Gerçekten de bazen yavaşlamak gerek... Ruhun bedene yetiştiği anlarda insani çözümler gösteriyor kendini...
Dünya, 2015'i çok hızlı yaşayacak gibi görünüyor.. Umarım insanlık ruhu soluklanacak nefeslerde yer bulabilir...

Okulların kar tatili olduğu günlerde evimizin küçük süper kahramanı Alper havalarda uçuyor... Nasıl mutluluk getiriyor "beyaz" insana... Soğuk bile ne sevimli geliyor... her şeyi şekillendirme içgüdümüz ayaklanıveriyor birden..:)




Kahvaltıyı hazırlamamı zor beklerken, perdeleri açtı dışarıyı seyrediyor. Kuşlar hakkında konuşur buldum kendimi... "neden sıcak yerlere göç edemediklerini" sorunca cevap vermeye çalışıyoruz...

-belki kaybolmuşlardır...
-belki de anne-babaları ömrünü tamamlamıştır...
-belki  hasta olmuşlardır...
Kim bilir belki...

Evleri olmayanları düşünmeden edemedim...

Memleketinde ölümden kaçanları....
Evinde şiddetten kaçanları...
Parasızlığa boyun eğenleri...
Ailesizliğin bedelini sokaklarda ödeyenleri..

************

-Anne kuşlar çok küçük, üşürler mi?

Nasıl içim eridi... Canım oğlum Dünyanın acıları sadece kuşlar olsa keşke... Anlaştık ve kahvaltı sonrası kuşlara da kahvaltı hazırlamaya karar verdik. Geçen yıl  gördüğüm ve sadece taktir ettiğim bir düzeneği yapabildiğimiz kadar yapmaya koyulduk.


Tuvalet kağıdı rulosunu folyo ile sardık. üzerine fıstık ezmesi sürdük. Ruloyu kuş yemi ile sıvadık. Rulo içinde rafya geçirip ağaçlara astık.. Tüm kuşlara dokunamadık ama yemi paylaşan kuşlar için fark oluşturduk..












Her şeyden öte Alper kendi dışında bir canlılığın ihtiyaçlarını gözetiyor.



Ertesi gün de köpeklerin neler yediğini konuştuk. Kahvaltıda sütünü paylaşmak istediğini söyleyince ekmekleri  de topladık, sütle ıslattık ve  üzerlerine ton balığı konservesi döktük. Kar kıyafetlerimizi giyip kapalı  yerler aradık ve kedi kopek yemeğimizi de bıraktık... Hepsine yetemedik ama paylaşacak hayvanlar için fark oluşturduk...



Oğlumla rutine koyup ağaçlara halkalar asmaya çalışıyoruz, yiyeceklerimizi uygun şekillerde (kirlilik oluşturmayacak şekilde) parklara ( bank altlarına..)   yerleştiriyoruz...

Herkese dokunamayabiliriz ama dokunabileceklerimizden vazgeçmek lüksümüz yok. Bu bizim varoluş nedenimiz...

Edip canseverin dediği gibi "gül kokusu elden ele..."
Oğlum sayesinde yeniden BEN oluyorum. Siz de çevrenizdeki çocukların saflığının size bulaşmasına izin verin ne olur... Hiç bir şey karmaşık değil ve mutlu olmak hiç de zor değil...

Farkediş: İnsan hayatı AN'lardan ibaret. AN'larımızı maddi sorunlarımızdan, sosyal sorunlarımızdan, sağlık sorunlarımızdan soyutladığımızda geriye "salt mutluluk" kalıyor...

Çevrenizdeki canlılıklara dokunduğumuzda bize "mutluluk" olarak dönecek ayrıntıları yakalayabilmeniz dileği ile...

Sıcak ve sevgi dolu kalın...


































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder