
Mutlu anlarım; doğduğunda oluşan korkularımla başa çıkabilme gücü veriyor...
En çok ölmekten korktuğumu söyleyebilirim.. Oysa "yaşadıklarından pişman olmazsan ölmekten de korkmazsın" felsefem beni iyi idare ediyordu... Ta ki o ana kadar....
Çocuğunu dünyada yalnız bırakmak, uzattığı eli tutamamak, seslendiğinde yanına koşamamak, canı yandığında sarılamamak, "anne" diye ağladığında saçlarını okşayamamak, büyüdüğünü görememek...
Düşüncesi bile sarsıyor insanı...
Rabbim ayrılık acısı tattırmasın inşallah...
Bu gece beraat kandili ve sabah okul yolu sohbetimizde oğluma konuştuk biraz. Anlayabileceği gibi anlatabilmek için biraz zorlansam da öyle tatlı idi ki tepkisi:)))


Elbette biz her zaman dualarımızı yapıyoruz ama bu gece karar verecek.. Bunu kullanalım değil mi oğlum.
Hiç bir çocuk ağlamasın, aç-susuz -annesiz babasız kalmasın, savaşlar olmasın, zalimler yok olsun. Sen içinden bile etsen dualarını duyacak ve çok önemseyecek emin ol. Kendin için ne istiyorsan söyle:))
Dikkatle dinledi. Kendi dünyasının isteklerini sıralarken diğer çocukları da unutmadı... "Her çocuk istediğinde şeker alabilsin" dedi...Ne kestirme bir anlatım aslında... Şeker alabiliyorsa, mutludur, aç değildir, susuz değildir... Şeker alabiliyorsa çocuklar, savaşın ortasında değildir kimse...
Kendi süzgecinden geçirip akşama onlarca soru ile de gelebilir, hiç soru da sormayabilir. Akşam kandil simitlerimizi dağıtırken dualarına yenilerini ekleyecektir eminim:)

bilmediklerimizin bildiklerimizden kat kat fazla olduğunu düşünüp "herkese hakkında hayırlı olanı nasip et Rabbim" diye noktalıyorum.
Çocuklarımız savaş, yokluk, yalnızlık, zulüm görmesinler...
Bizlere ihtiyaçları olduğu sürece yanlarında olabileceğimiz bir ömür diliyorum Yaradandan...
Ve.... Her çocuk şeker alabilsin:)